Film, distopik bir gelecekte, her katında iki mahkumun bulunduğu dikey bir yapıda geçiyor. Bu yapının her katında bir hücre yer alıyor ve yiyecekler, en üstten başlayarak her kata inen bir platformla dağıtılıyor. Üst katlardakiler, alt katlardakilere kıyasla daha iyi yemekler yiyebilirken, alt katlarda yiyecek neredeyse hiç kalmıyor. Bu acımasız sistemin başında gizemli bir lider bulunuyor ve kendi koyduğu kurallarla mahkumları kontrol ediyor. Yeni bir mahkum olan Goreng, bu adaletsiz düzeni ilk kez deneyimlerken, yiyeceklerin nasıl dağıtıldığını gördüğünde sistemin acımasızlığına karşı duyduğu öfke artmaya başlıyor. Sistem, insanların açgözlülüğüne ve hayatta kalma içgüdüsüne dayanıyor, bu da Goreng'i harekete geçmeye zorluyor. Yukarıdan aşağıya doğru olan bu eşitsizliği kabullenemeyen Goreng, yiyecek dağıtımının daha adil bir şekilde yapılması gerektiğine inanıyor ve bu uğurda mücadeleye girişiyor. Film, insan doğasının karanlık yönlerini ve bir sistemin içinde sıkışmış bireylerin çaresizliğini etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor. Her seviyede yaşanan güç ve açlık dinamikleri, izleyiciyi düşünmeye sevk ediyor. Bu film, sadece bir hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda toplumun yapı taşlarını sorgulatan derin bir metafor. izlesene iyi seyitler diler!.
